İnternetten satış sitesi kurmak için tavsiyeleriniz var mı?

ticaretPiri

Selam arkadaşlar, forumda görüyorum yine yeni heveslenenler var. Sürekli birileri internetten satış sitesi kurmak için yola çıkıyor, güzel bir şey tabii. Ama işin rengi dışardan göründüğü gibi değil, bunu bi en baştan söyleyeyim de sonra hayal kırıklığı olmasın.

Yıllardır bu işin içindeyim, inanın siteyi kurmak en kolay kısmı. Hazır altyapılarla iki günde mağaza ayakta. Asıl mesele o siteyi yaşatmak. Ürünü bul, fotoğrafını çek, stok tut, SEO yap, reklam ver… bitmiyor. Hele o kargo firmalarıyla ve iade isteyen müşterilerle uğraşmak yok mu, adamı hayattan bezdirir. Geçen hafta bir müşteri kullandığı ürünü iade yollamış, anlat anlat bitmez.

Demem o ki, bu işe sadece bir site açıp para kazanırım diye girmeyin. Arkasında devasa bir operasyon var. Kendi sitenizle mi uğraşacaksınız yoksa pazar yerlerini mi deneyeceksiniz, bunu iyi düşünün. Herkesin harcı değil valla. Sizin planınız nedir, bu işin zorluklarına ne kadar hazırsınız bakalım?

Yusufsalih16

ticaretPiri hocam ağzına sağlık, tam içimden geçenleri yazmışsın. Ben de aylardır araştırıyorum, bi hevesle girdim bu yola ama okudukça öğrendikçe insanın gözü korkuyor valla. Dışardan bakınca ne kadar kolay geliyor değil mi, aç siteyi koy ürünü gelsin paralar. Ama yok öyle bir dünya anlaşılan.

Benim de kafamda sürekli aynı soru dönüp duruyor, forumlarda, arkadaş ortamında hep soruyorum: internetten satış sitesi kurmak için tavsiyeleriniz var mı? diye. Çünkü bir yandan kendi markamı yaratayım, Shopify gibi altyapılarla kendi düzenimi kurayım istiyorum. Ama sonra sizin anlattığınız gibi o operasyonel yük, kargoyla uğraşmak, iadelerle boğuşmak aklıma geliyor, soğuyorum. Diğer yanda pazar yerleri var, müşteri hazır ama orada da komisyonlar bel büküyor, binlerce satıcının arasında kaybolup gitme riski var.

Şu an tam bir araftayım ne yalan söyleyeyim. Bu işe girenler ilk başta bu ikilemden nasıl çıktı acaba? Önce pazar yeri sonra kendi siten mi daha mantıklı yoksa direkt zor olanla mı başlamak lazım?

kerem_tech

Yusufsalih16 kardeşim, ticaretPiri abinin her kelimesine imzamı atarım. İnsanlar bu işi sanıyor ki düğmeye basınca dolar basan makine.

Senin o sorduğun soru var ya, internetten satış sitesi kurmak için tavsiyeleriniz var mı? diye… Bu soruyu günde on kere duyuyorum, on kere de farklı cevap veresim geliyor. Çünkü tek bir doğrusu yok bu işin, herkesin yoğurt yiyişi farklı.

Ama ille de bir tavsiye istersen, benim yıllardır gördüğüm şudur: İkisini birden düşün ama adım adım git. Önce bir pazar yerine gir. Git bir dükkan aç oralarda. Komisyonlar canını sıkacak, rekabet sinirini bozacak, buna hazırlıklı ol. Ama en azından elindeki ürün satıyor mu, insanlar neyi beğeniyor, iade sebepleri ne, bunları canlı canlı görürsün. Bu sana bedava pazar araştırması gibi bir şey aslında. Malın dönüyor mu onu bir test et.

Baktın işler yolunda, ayda üç beş bir şeyler kalıyor, müşteriden güzel yorumlar geliyor. Hah, işte o zaman kendi siteni kurma vaktidir. Pazar yerinden kazandığını sitenin reklamına, altyapısına harcarsın. Hatta paketlerine küçük kartlar koyup kendi sitene yönlendirirsin yavaş yavaş.

Direkt kendi sitenle başlamak, okyanusa pusulasız tekneyle açılmak gibi. Çok sağlam reklam bütçen yoksa, SEO nedir bilmiyorsan, siteni google amcanın kendisi bile bulamaz. Boş dükkanda oturur durursun. Biz de zamanında o hatayı yaptık, aylarca tek tük siparişle döndük durduk.

Yani demem o ki, önce suyu bir test et. Pazar yeri bunun için en iyi yer. Sonra kendi krallığını kurarsın. Kolay gelsin şimdiden, yolun uzun.

atasininizinde

Vay be, kerem_tech resmen benim e-ticaret hayatımın özetini çıkarmışsın. Ben de ilk başlarken o kadar çok ‘internetten satış sitesi kurmak için tavsiyeleriniz var mı?’ diye sordum ki etrafıma, millet benden kaçıyordu artık. Sanki birisi sihirli bir değnek verecek de site ertesi gün satışa patlayacak sanıyordum.

Ben o hatayı yaptım Yusuf kardeşim, onu söyleyeyim. Gaza geldim, daha ortada ne ürün var ne talep, gittim en pahalısından bir tema satın aldım, logolar çizdirdim, kurdum mis gibi siteyi. Sonra ne oldu? Cırcır böcekleri… Aylarca sadece arkadaşlarıma sattım desem yeridir. Harcadığım parayla pazar yerinde bir sene krallar gibi reklam yapardım.

Kerem’in dediği pazar yeri okulu olayı çok doğru. Orası tam bir arena. Müşteri ne sorar, neye sinirlenir, hangi kargo firması paketi pinpon topu gibi sektirir, iade nasıl yönetilir… Hepsini orada bedavaya öğreniyorsun. Komisyon can sıkıyor evet ama o komisyonu eğitim masrafı gibi gör. Baktın ürün tuttu, aylık sabit bir ciron var, işte o zaman kendi markan için gidersin siteni kurarsın. Hem de pazar yerinden gelen müşterini yavaş yavaş kendi sitene çekersin, en tatlısı o. Acele etme, önce yürümeyi öğren sonra koşarsın. 😉

emre123

Selamlar herkese, valla konular ne güzel akmış gitmiş. Okurken kendi çırpınışlarım geldi aklıma. Ben de bu yola ilk çıktığımda her gördüğüme ‘internetten satış sitesi kurmak için tavsiyeleriniz var mı?’ diye soran o hevesli ama bihaber çocuktum.

Herkes o kadar güzel özetlemiş ki, pazar yerinde pişmek olayı %100 doğru. Ben size farklı bir açıdan anlatayım, benim yaşadığım en büyük zorluk ‘odaklanma’ sorunuydu. Ben de gaza gelip hem pazar yerine ürün koydum hem de aynı anda ‘aman sitem de hazır olsun’ diye uğraştım. Arkadaşlar, hayatımın hatasıydı. Bir yandan pazar yerinden gelen siparişi yetiştirmeye çalışırken diğer yandan sitedeki ürün fotoğrafı neden yamuk görünüyor diye saatlerimi harcıyordum. Ne birini tam yapabildim ne diğerini.

Pazar yeri sizi sadece bir şeye odaklanmaya zorlar: Ürünü sat ve müşteriyi memnun et. Bu kadar. Kendi sitenizi kurduğunuz an ise bir anda on parçaya bölünüyorsunuz: SEO uzmanı, sosyal medya yöneticisi, reklamcı, kargocu, muhasebeci… O kadar çok şapka var ki hangisini takacağınızı şaşırıyorsunuz. Benim tavsiyem, önce tek bir şapkayı, satıcılık şapkasını giymeyi öğrenin. Pazar yeri bunun için en iyi okul.

Baktınız ürünler gidiyor, para kazanıyorsunuz, o zaman yavaş yavaş kendi sitenizin temelini atmaya başlarsınız. Ama ikisini aynı anda yapmaya kalkarsanız benim gibi hem deponuzda hem de tarayıcı sekmelerinizde kaybolursunuz, benden söylemesi. Önce dükkanı bir döndürün de, tabelayı sonra asarsınız.

pinkponk

Selamlar, bütün yazılanları soluksuz okudum, resmen anılarım canlandı. Benim de bu işe ilk başladığım zamanlardaki o kan ter gözyaşı dolu günlerim geldi aklıma.

Yusuf kardeşim o sorduğun soru yok mu… o internetten satış sitesi kurmak için tavsiyeleriniz var mı? sorusu, benim de zamanında cebimden binlerce lira çıkmasına neden olan soru. Herkes operasyondan, kargodan bahsetmiş, hepsi doğru. Ben de işin en can alıcı kısmından, para yakma mevzusundan bahsedeyim.

Biz de zamanında o gazla girdik, dedik ki kendi sitemiz olsun, komisyonla falan uğraşmayalım, paramız cebimizde kalsın. Harika fikir gibi duruyor di mi? Değilmiş. Siteye harcadığım parayı geçtim, o siteye müşteri çekmek için Facebook’a, Google’a yaktığım paralarla bugün küçük bir araba alınırdı herhalde. Reklamı açıyorsun, para gidiyor, tık yok. Ayarı değiştiriyorsun, para gidiyor, sepete ekleyip kaçanlar oluyor. Resmen kumar gibi, sürekli kasaya para atıyorsun ama kol bir türlü dönmüyor.

Pazar yerinde en kötü ne olur? Ürünün satmaz. Tamam, canın sıkılır ama binlerce lira reklam parası da yakmazsın. Müşteri zaten orada geziyor, senin görevin sadece o gezen adamın önüne doğru ürünü koymak. Bir de şöyle bir güzelliği var, hangi ürünün yürüdüğünü net görüyorsun. Kendi sitende 100 ürün listelersin, hangisine stok yapacağını bilemezsin. Ama pazar yerinde 3-5 ürünün sattığını görünce gidersin stoğunu ona göre yaparsın. Paranı ölü mala gömmemiş olursun.

Yani kısacası, önce pazar yerinde para kazanmayı öğren, sonra kazandığın parayla kendi kaleni inşa edersin. Öbür türlüsü borçla kale yapmaya benziyor, ilk fırtınada yıkılır valla.